Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
- If you see a mistake, then please correct it.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
- By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Görevini kötüye kullanmaktan çekinmez.
- He is not ashamed of his misconduct.
Hatam hakkında kötü hissediyorum.
- I feel terrible about my mistake.