Neden burada olduğumu muhtemelen merak ettiğini biliyorum.
- I know you're probably wondering why I'm here.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Tom va Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkın bakışlarla baktılar.
- Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.
Sebebini merak etmemek hâlâ elimde değil.
- I still can't help wondering why.
Tom'un ne yapıyor olabileceğini merak etmemek elimde değil.
- I can't help wondering about what Tom might be doing.
Tom'un nerede olduğunu merak etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
- I can't help but wonder where Tom is.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Harika hediye için teşekkürler.
- Thank you for the wonderful gift.
Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
- I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
Olabilir miydi...? Dima merak etti. Sonunda doğru Al-Sayib aldım mı?
- Could it be...? Dima wondered. Did I finally get the right Al-Sayib?
Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
- I wondered if I could do such a thing.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Hapiste olmaman bir mucize.
- It's a wonder you're not in jail.
Bu kuruluşta onların hepsi patron olduğu ve Hintli olmadığı için, herhangi bir karar alınması bir mucize.
- Since in this organization they're all chiefs and no Indians, it's a wonder any decisions get made.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Ne yaptığımızı merak ediyor olacak.
- He will be wondering what we are doing.
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
- Tom wonders if it's true.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.
Miss Paynter had a little wonder as to whether the man, as she called Mr. Lacy in her own mind, had ever been admitted to this room. She thought not.
He's a wonder at cooking.
What a wonderful family.
- What a wonderful family!
Too much of a good thing is wonderful.
- Too much of a good thing is wonderful!
... I was wondering what your opinion is ...
... AUDIENCE: I was wondering if either of you could share your ...