Uzun ve müreffeh bir hayat yaşa.
- Live a long and prosperous life.
O kasaba müreffeh görünüyordu.
- That town looked prosperous.
Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.
- I feel more comfortable behind the wheel.
İnsanlar rahat mı? Hayır.
- Are people comfortable? No.
Ben gerçekten konforlu hissederim.
- I feel really comfortable.
Bu kulaklıklar hem şık hem de konforlu.
- These headphones are both stylish and comfortable.
Bir hayvanın bir hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir vahşi hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.
- It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.
Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.
- Sometimes you have to choose between looking good and being comfortable.
Bunu uygun bir uzaklıktan sakince gözlemledi.
- He observed this calmly, from a comfortable distance.