Televizyon olmadan yaşayamam.
- I can't live without a TV.
Sebep olmadan asla kızgın olmam.
- I'm never angry without reason.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
- He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
İtiraf ediyorum, o olmadan yaşamımın bu on yılı boş ve amaçsız olurdu.
- I admit that, without him, those ten years of my life would have been empty and without goals.
O olmadan bunu yapamam.
- I can't do this without him.
Neye ihtiyacınız olduğunu söylerseniz ve ben onsuz nasıl idare edeceğinizi söylerim.
- Tell me what you need and I'll tell you how to get along without it.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
İnsanlar sizin hakkınızda duydukları bütün iyi şeyleri sorgulayacak fakat bütün kötü şeylere tereddüt etmeden inanacaklardır.
- People will question all the good things they hear about you but believe all the bad without a second thought.
Kataloglardan sipariş verme evden ayrılmanızı gerektirmeden size zaman para kazandırır.
- Ordering from catalogs saves you time and money without requiring you to leave the house.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Mary sızlanmaksızın her şeyi kabul etti.
- Mary accepted everything without complaining.
Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.
- Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen.
Tom Mary'ye paltosuz dışarı gidilmeyecek kadar çok soğuk olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that it was too cold to go outside without a coat.
Tom çekinmeden arabasını sattı.
- Tom sold his car without hesitation.
Tom çekinmeden odaya girdi.
- Tom entered the room without hesitation.
Bir şey bilmeden, George merdivenlere tırmanmaya başladı.
- Without knowing anything, George began to climb the stairs.
Çocuklar tehlikeli olduklarını bilmeden sık sık tehlikeli olan şeyleri yapmak isterler.
- Children often want to do things that are dangerous without knowing that they are dangerous.
Onu annesini düşünmeden asla görmem.
- I never see her without thinking of her mother.
Tom düşünmeden hareket etti.
- Tom acted without thinking.
O, şekersiz kahveyi sever.
- He likes coffee without sugar.
Şekersiz buzlu çay iyi değildir.
- Tea with ice isn't good without sugar.
O günahının farkında değil.
- She is unconscious of her sin.
Günah işlediğim için beni affet Tanrım.
- Forgive me Father for I have sinned.
O vakit kaybetmeden gelecek.
- She'll come without delay.
Utanmadan onu ağızdan öptü.
- She kissed him without shame, on the mouth.
Gecikmeden o işe başlamalıyım.
- I must set about that work without delay.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
Sensiz hayat düşünemiyorum.
- I can't think of life without you.
Sensiz ne yapardık bilmiyorum.
- I don't know what we would do without you.
Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
- We have sinned, Lord, forgive us.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
Singapur'da bir suçluyu cezalandırmanın bir yolu onu ya da onu kırbaçlamaktır.
- In Singapore, one way to punish a criminal is to whip him or her.
Hem yaşlılar hem de gençler günah suçlusudur.
- Both the old and young are guilty of sinning.
Günah işledik, Tanrım, bizi affet.
- We have sinned, Lord, forgive us.
Beni affedin, zira ben günah işledim.
- Forgive me, for I have sinned.
O şüphesiz Japonya'daki en başarılı iş adamlarından biridir.
- He is without doubt one of the most successful businessmen in Japan.
O şüphesiz başarılı olacaktır.
- He will succeed without doubt.
O kuşkusuz dünyadaki en başarılı yönetmen.
- He is without doubt the most successful movie director in the world.
Macbeth: 'tis better thee without then he within. - Shakspeare's Macbeth.
Why,’ he blurted, ‘because they say I've no right to come up like this – without we mean to marry—’.
Being from a large, poor family, he learned to live without.
Life goes on within you and without you. - George Harrison - Sgt Pepper.
Life goes on within you and without you. - George Harrison - Sgt Pepper.
I can not do without this dictionary even for a single day.
- I cannot do without this dictionary even for a single day.
I cannot do without this dictionary even for a single day.
- I can not do without this dictionary even for a single day.
If it wasn't for the life jacket, I would have drowned.
If it weren't for the life jacket, I would have drowned.
If it hadn't been for the life jacket, I would have drowned.
You will report to the police every week without fail.
He was brought down to earth in Georgetown, however, ten days later, suffering the indignity of being run out without troubling the scorers in the victory over British Guiana.
... through the back door, over the objections of the IT department, without the knowledge ...
... So we're very excited to have a very special guest. Without delay, I want to introduce ...