with you

listen to the pronunciation of with you
Английский Язык - Турецкий язык
sizle
sizinle birlikte
seninle beraber
sizinle beraber
senle
seninle birlikte
seninle

Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım. - I've quit using French with you.

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum. - I like living with you.

sizinle

Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim. - In that respect, I agree with you completely.

Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim. - I agree with you to a degree.

with me
yanımda

Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım. - I take an umbrella with me when I go out.

Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu. - I had an umbrella with me but my friend did not.

with me
benimle birlikte
with me
benle
with me
benimle beraber
with me
benim açımdan
with that
bunun üzerine

Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz. - We can't help Tom with that.

with this
hal böyleyken
with this
hal böyle iken
with this
hemen ardından
with this
bu durum karşısında
with us
bizle
with us
bizimle

Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin. - Come along with us if you like.

Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum. - In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.

with us
bizimle beraber
with us
bizimle birlikte
with him
onunla

Onunla sinemaya gitmeye çekindim. - I hesitated to go to the movie with him.

Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın. - As long as you are with him, you can't be happy.

with me
benimle

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

Mağazaya benimle gelecek misin? - Will you come with me to the store?

with them
onlarla
with her
onu
with his
ile yaptığı
with it
moda
with it
canlı
with it
uyanık
with it
zamane
with it
argo çok moda
with that
onu söyledikten sonra; onu yaptıktan sonra
with this
bununla

Ben bununla ilgilenmiyorum. - I am not concerned with this.

Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır. - Tom won't get away with this.

Английский Язык - Английский Язык

Определение with you в Английский Язык Английский Язык словарь

with it
Attentive

Jack is sick today and doesn't really seem with it.

with it
Aware of current trends and fashions
With this
herewith
with it
If someone is not with it, they do not feel alert and therefore fail to understand things. She wasn't really with it. She hadn't taken in the practical consequences
with it
If you say that someone is with it, you mean that they are fashionable or know about new things, especially in culture
with that
therewith
with you

    Турецкое произношение

    wîdh yu

    Произношение

    /wəᴛʜ ˈyo͞o/ /wɪð ˈjuː/

    Видео

    ... getting tickets to Taylor's show tonight. >>Taylor Swift: I will see you later. ...
    ... >>Marissa Mayer: Thank you so much for coming. ...
Избранное