with her

listen to the pronunciation of with her
Английский Язык - Турецкий язык
onu
with me
yanımda

Benim yanımda şemsiyem vardı fakat arkadaşımın yoktu. - I had an umbrella with me but my friend did not.

Yanımda neredeyse hiç param yok. - I have hardly any money with me.

with me
benimle birlikte
with me
benle
with me
benimle beraber
with me
benim açımdan
with that
bunun üzerine

Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz. - We can't help Tom with that.

with this
hal böyleyken
with this
hal böyle iken
with this
hemen ardından
with this
bu durum karşısında
with us
bizle
with us
bizimle

Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir? - If God is with us, then who can be against us?

Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın. - And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.

with us
bizimle beraber
with us
bizimle birlikte
with you
sizle
with you
sizinle birlikte
with you
seninle beraber
with you
sizinle beraber
with you
senle
with you
seninle birlikte
with you
seninle

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum. - I like living with you.

Seninle seyahat etmek istiyorum. - I want to travel with you.

with him
onunla

Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir. - His daughter is eager to go with him anywhere.

Çok sayıda tutucu Amerikalı onunla aynı fikirdeler. - Many conservative Americans agreed with him.

with me
benimle

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin? - Would you like to have dinner with me tonight?

with them
onlarla
with you
sizinle

Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim. - I agree with you to a degree.

Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim. - In that respect, I agree with you completely.

with his
ile yaptığı
with it
moda
with it
canlı
with it
uyanık
with it
zamane
with it
argo çok moda
with that
onu söyledikten sonra; onu yaptıktan sonra
with this
bununla

Bununla ilgili bir sorun görmüyorum. - I don't see a problem with this.

Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır. - Tom won't get away with this.

Английский Язык - Английский Язык

Определение with her в Английский Язык Английский Язык словарь

with it
Attentive

Jack is sick today and doesn't really seem with it.

with it
Aware of current trends and fashions
With this
herewith
with it
If someone is not with it, they do not feel alert and therefore fail to understand things. She wasn't really with it. She hadn't taken in the practical consequences
with it
If you say that someone is with it, you mean that they are fashionable or know about new things, especially in culture
with that
therewith
with her

    Турецкое произношение

    wîdh hır

    Произношение

    /wəᴛʜ hər/ /wɪð hɜr/

    Видео

    ... The President: Tell her I said hi. ...
    ... her and was triggering stress responses all the time. ...
Избранное