Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç bir takipçisi yoktu.
- Rousseau was mad but influential; Hume was sane but had no followers.
Birkaç etkili arkadaşım var.
- I have a number of influential friends.
Tom Bostonda en nüfuzlu kişidir.
- Tom is the most influential man in Boston.
Tom'un nüfuzlu yerlerde arkadaşları vardır.
- Tom has friends in influential places.