Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
- I forced him into complying with my wish.
Onun arzusu iyi bir öğretmen olmaktır.
- Her wish is to become a good teacher.
O, sana en iyi dileklerini gönderdi.
- She sent you her best wishes.
Umarım dileklerin gerçekleşecektir.
- I hope your wishes will come true.
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
- She cremated him against his wishes.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu.
- Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
- It's an American tradition to make a wish on your birthday.
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
- Everybody wished he had been elected governor.
Benim dileğim İsviçre'ye gitmektir.
- My wish is to go to Switzerland.
Dileğinin gerçekleşeceğini umuyorum.
- I hope your wish will come true.
Bu biracık hüsnükuruntu.
- That's a bit of wishful thinking.
O en iyi ihtimalle hüsnükuruntu.
- That's wishful thinking at best.
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..