Sadece sana şans dilemek için uğradım.
- I just stopped by to wish you luck.
Sadece sana şans dilemek istedim.
- I just wanted to wish you luck.
Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.
- The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend.
Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
- I forced him into complying with my wish.
Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle.
- All the best wishes on this wonderful day.
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
- It's an American tradition to make a wish on your birthday.
Sen uçabildiğini temenni etmez misin?
- Don't you wish you could fly?
Onun isteklerinin aksine o onu yakarak kül etti.
- She cremated him against his wishes.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
- Everybody wished he had been elected governor.
Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
- There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
Dileğinin gerçekleşeceğini umuyorum.
- I hope your wish will come true.
Sonunda dileğim gerçekleşti.
- My wish has finally come true.
I wish to complain.
Mr. White took the paw from his pocket and eyed it dubiously. I don't know what to wish for, and that's a fact, he said slowly. It seems to me I've got all I want..