Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
- The bad harvest caused massive food shortages.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
Mağdur kimselerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamalıyız.
- We must provide food and clothes for the victims.
Patatesle iyi gidecek bazı lezzetli besinler nelerdir?
- What are some tasty foods that would go well with potatoes?
Besin yutulmadan önce çiğnemeli.
- Food should be chewed before being swallowed.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
İtalyan yemeği lezzetliydi.
- The Italian food was delicious.
İtalya'da yemekler harikaydı.
- The food was great in Italy.
Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.
- Avoid fried foods for a while.
Tom Mary'ye ne tür yiyeceklerden hoşlandığını sordu.
- Tom asked Mary what kind of food she liked.
Soja proteinlerle dolu hayvanlar için bir gıda maddesidir.
- Soja is a food for animals that's full of proteins.