Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Bu böcekler geniş bir alana yayıldılar.
- These insects are widely distributed.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Bu dergi yaygın olarak dolaşır.
- This magazine circulates widely.
Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- The earthquake caused widespread damage.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Sizin tahmin hedeften uzak.
- You're wide of the mark.
Tamamen işine dalmıştı.
- He was completely absorbed in his work.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
Kapıyı apaçık buldum.
- I found the door wide open.
Tom'un gözleri apaçık.
- Tom's eyes are wide open.
Çok çeşitli konular tartıştık.
- We discussed a wide range of topics.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Tom henüz tamamen uyanık değil.
- Tom isn't wide awake yet.
Another technique is cyst aspiration with a wide-bore needle.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Bacakları ayrık durdu.
- He stood with his legs wide apart.
Ayakları ayrık durdu.
- He stood with his feet wide apart.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Tom'un bütün gece nasıl ayakta kalabildiğini ve sonra işte nasıl uyanık kaldığını anlamıyorum.
- I don't see how Tom can stay up all night and then be so wide awake at work.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Sanırım sen bütün dünyada en güzel kadınsın.
- I think you're the most beautiful woman in the whole wide world.
Tom kapıyı daha geniş açtı.
- Tom opened the door wider.
O daha geniş bir izleyiciye ulaşmak istiyor.
- He wants to reach a wider audience.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Ben, tam olarak on mil yürüdüm.
- I completely walked ten miles.
Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.
- The economic of Japan grew up widely.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Nehir bu noktada en geniştir.
- The river is widest at this point.
Bu nehir Avrupa'daki en geniş nehir.
- This river is the widest in Europe.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
Ben bunu bütünüyle onaylıyorum.
- I completely approve of this.
Bu bütünüyle benim hatam.
- This is completely my fault.
Söylenti her yerde yayıldı.
- The rumor spread far and wide.
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
The inquiry had a wide remit.
He was wide awake.
The arrow fell wide of the mark.
He travelled far and wide.
We walked down a wide corridor.
That team needs a decent wide player.
He's so obnoxious that everyone gives him a wide berth.
Steer to port and give the rocks a wide berth.
Well, I suppose you could say the weatherman was wide of the mark again then!.
The fate of the loan sailor is still wide open.
It was a wide open frontier town before the railroad came.
It was a bright, sunny morning, and the windows stood wide open.
He left himself wide open to criticism.
The world airline fleet of long-range aircraft consists almost entirely of wide-bodies.
WorldWideWeb: Proposal for a HyperText Project.
The twister cut a wide swath of destruction in Utica, a town of 2,000 people about 90 miles southwest of Chicago.
With his signature red beret and class-based rhetoric, president Hugo Chavez has cut a wide swath through this oil-rich but impoverished nation.
In 1866 Colonel J. F. Meline noted that the rebozo had almost disappeared in Santa Fe and that hoop skirts, on sale in the stores, were being widely used.
... But I have to tell you that when the World Wide Web first ...
... It was kind of this world-wide belief in the athletic ...