O bütünüyle adil değil.
- That's totally unfair.
Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
- A totally ordered set is often called a chain.
Çocuk tamamen ebeveynlerine bağımlıydı.
- The boy is totally dependent on his parents.
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.