Ben üç parça mobilya satın aldım.
- I bought three pieces of furniture.
Bana iki parça tebeşir ver.
- Give me two pieces of chalk.
Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.
- Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.
Gazeteyi parçalara ayırdı.
- I tore the newspaper into pieces.
Tom büyük bir fabrika için çalışıyor.
- Tom works for a large factory.
Benim babam bir fabrikada çalışır.
- My father works in a factory.
Onun çalışmalarından hiçbirini görmedim.
- I have seen neither of his works.
Picasso'nun çalışmalarını severim.
- I like the works of Picasso.
Şekspir'in tüm eserlerine sahibim.
- I have the complete works of Shakespeare.
Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi?
- Can computers actually translate literary works?
Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
- We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
O bir sıhhi tesisat şirketi için çalışıyor.
- He works for a plumbing company.
Dan treni bir bakım atölyesine sürdü.
- Dan drove the train to a maintenance workshop.
Boş eller internetin atölyesidir.
- Idle hands are the Internet's workshop.
Ben işlerin kontrolünü aldım.
- I got control of the works.
Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
- The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
O tamamen reklam yapıldığı gibi çalışır.
- It works exactly as advertised.
Öğretmenlik yapıyor ama aslında bir vampir.
- He works as a teacher, but actually he's a vampire.