Bir Fransız filmi seyretmek istiyorsun, değil mi?
- You want to watch a French movie, don't you?
Televizyon seyretmek yerine, çocuklar dışarıda oynadılar.
- Instead of watching television, the children played outside.
Kol saatimi kaybettim.
- I've mislaid my watch.
Annemize bir kol saati verdik.
- We gave our mother a watch.
Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz.
- We are apt to watch television, irrespective of what program is on.
İlk nöbeti ben alacağım.
- I'll take the first watch.
Diğeri şekerleme yaparken bizden biri nöbet tutsun.
- Let one of us keep watch while another takes a nap.
Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Diyetime dikkat etmeli miyim?
- Should I watch my diet?
Tom dikkat etmemiz gereken potansiyel sorunların bir listesini yaptı.
- Tom made a list of potential problems that we should watch out for.
Dan'ı izleyen bir gözetim ekibi vardı.
- There was a surveillance team watching Dan.
Dan video gözetim görüntülerini izledi.
- Dan watched the video surveillance footage.
Hasta olma sana en azından evde kalmak ve film izlemek için mükemmel bir bahane verir.
- At least being sick gives you the perfect excuse to stay home and watch movies.
Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
- Felicja enjoys watching TV.
Kol saatimi kaybettim.
- I have lost my watch.
Saatim on dakika ileri.
- My watch is ten minutes late.
Bebeğe bakman gerekiyordu.
- You were supposed to be watching the baby.
Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz.
- We are apt to watch television, irrespective of what program is on.
Erkek kardeşim korku filmleri seyretmeyi sever.
- My brother likes watching scary movies.
Bir Fransız filmi seyretmek istiyorsun, değil mi?
- You want to watch a French movie, don't you?
Pokémon izleyerek büyüdüm.
- I grew up watching Pokemon.
Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
- In Soviet Russia, television watches the audience!
Televizyon seyretmek yerine, çocuklar dışarıda oynadılar.
- Instead of watching television, the children played outside.
Annem televizyon seyretmekten nefret eder.
- My mother hates watching the television.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Kuş gözlemciliği güzel bir hobi.
- Bird watching is a nice hobby.
Bütün gece annesine nezaret etti.
- She watched over her mother all night.
O beni bir saatten daha fazla bekletti.
- He kept me waiting for more than an hour.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Yemek için bekleyen insan sıraları eskisinden daha uzundu.
- The lines of people waiting for food were longer than before.
Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
- I love watching soccer games.
Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
- I like watching Code Lyoko.
Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
- I love watching soccer games.
Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.
- The student became very nervous with the teacher watching him.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
- I wasted all morning waiting for you.
Jim kızgın çünkü sinema randevusu gerçekleşmedi ve yağmurda onu bekleyerek bir saat geçirdi.
- Jim's angry because his date for the movie stood him up and he wasted an hour waiting for her in the rain.
Pokémon izleyerek büyüdüm.
- I grew up watching Pokemon.
Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.
- Tom is lying on the sofa watching TV.
Dikkat etmek zorundasınız.
- You have to watch out.
Yılın bu zamanında çığlara dikkat etmek zorundasın.
- You have to watch out for avalanches at this time of the year.
Ondan eşyalarımı gözlemesini istedim.
- I asked him to watch my things.
Eşyalarımı gözlemesini istedim.
- I asked her to watch my things.
The second watch of the night began at midnight.
Put a little baking soda in some vinegar and watch what happens.
More people today carry a watch on their wrists than in their pockets.
Watch what you say.
So on the morne Sir Trystram, Sir Gareth and Sir Dynadan arose early and went unto Sir Palomydes chambir, and there they founde hym faste aslepe, for he had all nyght wacched .
He has to watch the kids that afternoon.
I'm tired of watching TV.
The watch stopped the travelers at the city gates.
You should watch that guy. He has a reputation for lying.
... watching who love technology, maybe more of us need to go ...
... I was watching it like a movie. ...