Mary gerçekten harika. O benim için harika bir yemek pişirdi ve bulaşıkları bile kendisi yıkadı.
- Mary is really great. She cooked a wonderful meal for me and even washed the dishes herself.
O, yemekten önce kirli ellerini yıkadı.
- She washed her dirty hands before the meal.
Mike bugün annesinin arabasını yıkamak zorunda değil.
- Mike doesn't have to wash his mother's car today.
Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.
- Tom doesn't have to wash the car. Mary's already washed it.
Ben yemek yememizden önce yıkanmak isterim.
- I'd like to wash up before we eat.
Bu gömlek yıkanmak istiyor.
- This shirt wants washing.
O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
- She breaks a dish every time she washes dishes.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.
- We'll go wash ourselves in the river tomorrow.
Onun yıkanmasını ister misin?
- Would you like it washed?
Hepiniz hapı yutmuşsunuz.
- You're all washed up.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Ayvaları iyice yıkayın.
- Wash the quinces thoroughly.
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
- Jane has a lot of clothes to wash.
Kahvenin bulaşık suyu gibi tadı var.
- The coffee tastes like wash water.
I feel really washed out after all that editing.
Pavarotti's washed up as a singer, in my view.
... to benefit from their own success. You know, it has been said that no one every washed ...