Onun hakkında hararetli bir tartışma yaptık.
- We had a heated discussion about it.
Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.
- They entered into a heated discussion.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
Akşam yemeği için soğuk çorbayı ısıttı.
- She heated up the cold soup for supper.
Su ısıtıldığında buharlaşır.
- Water evaporates when it is heated.