O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
- She made believe that she was sick.
Hasta tamamen iyileşti.
- The patient made a full recovery.
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
- A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
O, müziği deli gibi seviyor.
- He is mad about music.
Tom beni deli ediyor.
- Tom is driving me mad.
Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
- I hope Tom's not too mad at me.
Eşiniz size çok kızgın.
- Your wife is mad at you.
Çağırılmadığı için sinirliydi.
- He was mad because he was not invited.
Tom bana sinirli ama onu suçladığımı söyleyemem.
- Tom is mad at me and I can't say I blame him.
Tom Mary'ye çılgıncasına âşıktı.
- Tom was madly in love with Mary.
Tom çılgın gibi görünüyor.
- It looks like Tom is mad.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.