O, gölün etrafında gezindi.
- He wandered around the lake.
Korkunç bir şüphe beynimde gezindi.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
- I had some free time, so I wandered around town.
Çocuk kasabayı geziniyordu.
- The boy was wandering about the town.