Korkunç bir şüphe beynimde gezindi.
- A horrible suspicion wandered around in my brain.
O, gölün etrafında gezindi.
- He wandered around the lake.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
- I had some free time, so I wandered around town.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.