He placed emphasis on the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
We lay emphasis on the importance of being sincere.
- Biz samimi olmanın önemini vurgularız.
This point deserves special emphasis.
- Bu nokta özel bir vurguyu hak ediyor.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their differences, but also their similarities.
- Yazarın iki karakteri bir araya getirmesi, onların farklılıklarının yanı sıra onların benzerliklerini de vurguluyor.
The author's juxtaposition of the two characters highlights their flaws.
- Yazarın iki karakterinin yan yana koyulması onların kusurlarını vurguluyor.
I wrote down every phrase in his speech that he stressed.
- Konuşmasında vurguladığı her ifadeyi not aldım.
The teacher stressed the importance of daily practice.
- Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
Where is the accent on the word 'Australia?'
- 'Avustralya' kelimesinde vurgu nerede?
In Esperanto, the second-to-last syllable is accentuated.
- Esperanto'da sondan ikinci hece vurguludur.
She emphasized the importance of education.
- O, eğitimin önemini vurguladı.
The doctor emphasized that the patient had only a few days.
- Doktor hastanın sadece birkaç günlük ömrü olduğunu vurguladı.
I want to stress this point.
- Bu konuyu vurgulamak istiyorum.
However, stressed Vladimir Putin, today is another situation.
- Vladimir Putin vurguladı, ancak bugün başka bir durumdur.