Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.
- The old man had been making white lightning for 50 years.
Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
- Making such a judgement may lead to wrong ideas.
Yeni yasa on iki aydır yapım aşamasındaydı.
- The new law was twelve months in the making.
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
- Movie making is an exciting job.
Onunla alay etmemek elimde değil.
- I can't help making fun of him.
Kendimi Fransızca ifade etmede hâlâ zorlanıyorum.
- I still have difficulty in making myself understood in French.