Brian'ın kız arkadaşı sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarır.
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
Tom ve Mary, Boston'un en lüks otellerinden birinde bir oda kiraladılar.
- Tom and Mary rented a room in one of Boston's most luxurious hotels.
Otel kelimelerle ifade edilemeyecek kadar gösterişliydi.
- The hotel was luxurious beyond description.