vollmundig

listen to the pronunciation of vollmundig
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vollmundig в Английский Язык Турецкий язык словарь

full
{s} tok

Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme. - Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.

Tokyo sokakları Cumartesi günleri doludur. - The streets in Tokyo are full on Saturdays.

full
dolu

Ağzın doluyken konuşma. - Don't speak with your mouth full.

Ağzın doluyken konuşma. - Do not talk with your mouth full.

full
acıkmamış
full
doymuş
full
maksimum
full
çırpmak
full
(Teknik,Tekstil) dinklemek
full
kalabalık
full
(giysi) gevşek
full
doğruca
full
en fazla
full
(of ile) yalnızca -i düşünen
full
direkt olarak
full
{s} öz

Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır. - Full religious freedom is assured to all people.

Tom'un özetleri daima yazım hatalarıyla doludur. - Tom's summaries are always full of misprints.

full
(sıfat) dolu, tam, tok, etine dolgun, balıketi, bol, geniş, meşgul, öz, elinden gelenin en iyisi, son
full
sonyı
full
{i} son had
full
{i} doluluk
full
pes bol
full
(isim) doluluk, dolu şey, son had
Немецкий Язык - Английский Язык
full-bodied
rich (wine taste)
full
mellow
vollmundig (Geschmack)
full-bodied
Der Wein ist vollmundig, fein strukturiert, unwiderstehlich eben/halt.
The wine is full-bodied, gently textured, just irresistible