Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
O görev için çok önemlidir.
- She's vital to the mission.
Senin yardımın planımızın başarısı için çok önemlidir.
- Your help is vital to the success of our plan.
Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
İyi beslenme bir bebeğin büyümesi için hayati önem taşımaktadır.
- Good nutrition is vital for an infant's growth.
Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Stap my vitals Neal cried, and I knew he was quoting Otway.
The sun’s vital radiation.
The transition to farming was vital for the creation of civilisation.
The brain is a vital organ.
It is vital that you don't forget to do your homework.