O, o ziyaretlerden zevk aldı.
- He enjoyed those visits.
Ziyaretler sadece randevuyladır.
- Visits by appointment only.
O, gün aşırı bizi ziyaret eder.
- She visits us every other day.
Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
- Tom brings us gifts whenever he visits.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I haven't visited the headquarters of Twitter.
Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
- The President of France visited Okinawa.
Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
- I don't like visiting big cities.
Ben, Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek isterim.
- I want to visit the ruins of Machu Picchu.
Kız arkadaşımı ziyarete gitmek için bazen otobüse binerim.
- Sometimes I take a bus to visit my girlfriend.
Tom, Kuzey Kutbu'nda Santa Claus'u ziyarete gitmek istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to go visit Santa Claus at the North Pole.
Şirketimize ziyarette bulunmak için zaman ayırdığınız için size teşekkürler.
- Thank you for taking the time out to pay a visit to our company.
Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.
- The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots.
Bana sürekli bahsedip durduğu şu apartmanı gerçekten gidip görmek istiyorum.
- I'd so love to visit that apartment he always keeps telling me about.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I haven't visited the headquarters of Twitter.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I didn't visit the headquarters of Twitter.
Tom'un bir ziyaret için uğramak isteyip istemediğini göreceğiz.
- I'll see if Tom wants to come over for a visit.
Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
- Sami chatted to the visitors.
Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.
- He visited with her over a cup of coffee.
I'm just visiting for the day.