vielerlei

listen to the pronunciation of vielerlei
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'fi: lırlay} çeşitli
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vielerlei в Английский Язык Турецкий язык словарь

various
çeşitli

Ben çeşitli zorluklar gördüm. - I have seen various difficulties.

Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir. - In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.

various
{s} çeşitli, türlü, muhtelif: for various reasons çeşitli nedenlerden dolayı
various
ayrışık
various
birçok

Acıya katlanmanın birçok yolu var. - There are various ways of enduring the pain.

Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder. - Japan imports various raw materials from abroad.

various
çok sayıda
various
türlü türlü
various
değişik

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır. - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

Biz değişik başlıklarda konuştuk. - We talked about various topics.

all kinds of
her türlü

Her türlü zamanımız var. - We have all kinds of time.

Her türlü insanla bağlantı kurar. - He comes into contact with all kinds of people.

all sorts of
her tür

Her türlü grup etkinlikleri vardı. - There were all sorts of group activities.

Her tür tabloyu severim. - I like all sorts of paintings.

all sorts of
her çeşit

Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir. - Tom can do all sorts of things quite well.

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

various
{s} çeşit çeşit
various
{s} türlü
various
ayrı

Diplomatlara çeşitli ayrıcalıklar tanınır. - Diplomats are allowed various privileges.

Ayrıca çeşitli konular hakkında konuşmakla çok fazla zaman kaybedeceğiz. - Besides, we will lose too much time to talk about the various topics.

various
variousness farklılık
various
variouslyfarklı olarak
various
çeşitlilik