Biz güzel bir yemek yedik.
- We had a lovely meal.
Çünkü sen tatlı ve güzel bir kızsın.
- Because you're a sweet and lovely girl.
O sevimli genç bir adam.
- He's a lovely young man.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
- The two boys lived alone with a lovely cat.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
- America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
Hoş bir gece geçirdim.
- I had a lovely night.