Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu.
- Grant wanted to cut the supply lines between the two cities.
Tom ve Mary tedarik dolabında seks yaptı.
- Tom and Mary had sex in the supply closet.
Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.
- Prices depend on supply and demand.
Son zamanlarda bu ürün için talep arzdan daha hızlı artmıştır.
- Recently the demand for this product has increased faster than the supply.
İnternet'te hiçbir siteye gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any site on the Internet.
Hiçbir İnternet sitesine gerçek adımı vermem.
- I don't supply my real name to any Internet site.
Cows supply us with many things we need.
- Kühe versorgen uns mit vielen Dingen, die wir brauchen.
Cows supply us with milk.
- Kühe versorgen uns mit Milch.