O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
- He is well versed in foreign affairs.
Fransızcada çok tecrübeli olan birini arıyoruz.
- We're looking for somebody who is well versed in French.
Ben de filmler konusunda bilgiliyim.
- I'm also very well versed in the movies.
İkinci dizenin nasıl başladığını hatırlayamıyorum.
- I can't remember how the second verse starts.
Bu şiir her birinin beş dizesi olan dört kıtadan oluşur.
- This poem is composed of four verses, each of which has five lines.
Son iki mısrayı çıkararak, o şarkıyı söyleyeceğiz.
- We'll sing that song, omitting the last two verses.
Fransızcada çok tecrübeli olan birini arıyoruz.
- We're looking for somebody who is well versed in French.
O bana ayıların kışı nasıl geçirdiği hususunda bölüm ve ayet verdi.
- He gave me chapter and verse on how bears pass the winter.
Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.
- “The Satanic Verses” by Salman Rushdie is a real masterpiece of modern literature.
Bu şiir her birinin beş dizesi olan dört kıtadan oluşur.
- This poem is composed of four verses, each of which has five lines.
Bu şiir her birinin beş dizesi olan dört kıtadan oluşur.
- This poem is composed of four verses, each of which has five lines.
He versed us in the finer points of category theory.
He was well-versed in modern history.