Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
- It's a truly difficult problem to resolve.
Bebeğin çirkin olduğunu gerçekten söyleyebilirim.
- I can truly say that baby is ugly.
Vaktin nakit olduğu gerçekten söylenilmektedir.
- It is truly said that time is money.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
Again this year a lot of concerts are being given by amateur musicians.
- Bu yıl yine amatör müzisyenler tarafından birçok konser veriliyor.
Tom is given a bonus three times a year.
- Tom'a yılda üç kez ikramiye verilir.