vergilendirmek

listen to the pronunciation of vergilendirmek
Турецкий язык - Английский Язык
{f} excise
tax
(Kanun) levy
tariff
to tax
vergi
tax

I think they should put a heavy tax on imports. - Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.

Where can I get hold of a good tax lawyer? - Nereden iyi bir vergi avukatı bulabilirim?

vergilendirme
assessment
vergi
(Ticaret) charterers pay dues
vergi
(Ticaret) tariff

Some of the tariffs were as high as sixty percent. - Bazı gümrük vergileri yüzde 60'a varıyordu.

Cleveland decided that high tariffs were wrong. - Cleveland yüksek gümrük vergilerinin yanlış olduğuna karar verdi.

vergi
(Ticaret) rate

The income tax rate increases in proportion to the salary increase. - Gelir vergisi oranı maaş artışı ile orantılı olarak artar.

Warren Buffett complained that he has a lower tax rate than his secretary. - Warren Buffett, sekreterinden daha düşük bir vergi oranına sahip olmasından yakındı.

vergi
gift

Health is the greatest gift. - Sağlık en büyük Allah vergisidir.

vergi
farm

The government imposed a new tax on farmers. - Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.

vergi
talent
vergi
(Ticaret) que
vergilendirme
taxation of
vergi
{i} tribute
vergi
taxation

The peasants complained of excessive taxation. - Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.

Taxation is based on income. - Vergilendirme gelire bağlıdır.

vergi
taxe

He could write off his work room's furnishing from his taxes. - Çalışma odasının mobilyasını vergiden düşürebildi.

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

vergi
tax returns
vergi
wedding present
vergi
(Hukuk) charge, duty, levy, tax
vergi
Scot
vergi
charitable contribution or gift
vergi
tax, duty; gift, talent
vergi
duty

We think that it's our duty to pay taxes. - Vergi ödemenin bizim görevimiz olduğunu düşünüyorum.

These articles are all exempt from duty. - Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.

vergi
imposition
vergi
impost
vergi
excise
vergi
something with which (a person) is naturally endowed: Bu kabiliyet sana vergi bir şey. This is an ability with which you've been naturally endowed
vergi
dues
vergi
assessment
vergi
gabelle
vergi
dower
vergi
capitation
vergilendirme
(Hukuk) excise on, taxation
vergilendirme
taxation

Taxation is a serious issue. - Vergilendirme ciddi bir konudur.

The peasants complained of excessive taxation. - Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.

vergilendirme
tax

Taxation is based on income. - Vergilendirme gelire bağlıdır.

The peasants complained of excessive taxation. - Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.

Турецкий язык - Турецкий язык
Bir kimseyi veya bir şeyi vergiye bağlamak
VERGİ
(Hukuk) Denetim kamu hizmetlerini karşılamak amacı ile bireylerden(zora dayanarak)aldığı kamu geliridir
Vergi
(Osmanlı Dönemi) HARC
Vergi
algı
Vergi
(Osmanlı Dönemi) KATİA
vergi
Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para: "Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar."- B. Felek
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik: "Ne de olsa sapasağlam bir kır çocuğuydum o sıralar, şehirlilere vergi incelikleri öğrenmemiş, bozulmamıştım."- A. İlhan
vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
vergilendirme
Vergilendirmek işi
vergilendirmek
Избранное