Geçmişi bırak! Geleceğe bir şans ver!
- Lass die Vergangenheit los! Gib der Zukunft eine Chance!
Teleskopla geçmişe bakıyoruz.
- Mit dem Teleskop schauen wir in die Vergangenheit.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
- The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
Gemi köprünün altından geçti.
- The ship passed under the bridge.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
Dört evin önünden geçtim.
- I passed by four houses.
Gemi Panama Kanalından geçti.
- The ship passed through the Panama Canal.
O, sınavı geçmiş olamaz.
- He can not have passed the exam.
Büyükbaba ve büyükannelerim Almandı ve dil bana ve erkek kardeşime geçmiş oldu.
- My grandparents were German, and the language has been passed down to me and my brother.
Onun ölümünden beri on yıl geçti.
- Ten years have gone by since his death.
Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
- Just one year has gone by since my friend died.
Tren geçerken Tom sürücünün bir anlık bakışını yakaladı.
- Tom caught a glimpse of the driver as the train raced past.
Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
Babası geçen hafta öldü.
- Her father passed away last week.
Onun erkek kardeşi geçen ay öldü.
- His brother passed away last month.
Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.
- My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.
Bu, son üç yıldır yaşadığımız eski soruna benzerdir.
- This is the same old problem we've had the past three years.