O, yeni yöntemi benimsedi.
- He adopted the new method.
Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
- Your method of teaching English is absurd.
Son analizlerde, metotlar çocukları eğitmezler; insanlar eğitir.
- In the last analysis, methods don't educate children; people do.
O metotlarında zamanın gerisindedir.
- He's behind the times in his methods.
Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
- Writing up history is a method of getting rid of the past.
Tom düzenli olarak çalışır.
- Tom works methodically.
Tom düzenli, değil mi?
- Tom is methodical, isn't he?
Onun sonunda konuşma sanatı ve mantık ile ilgili , Socrates metodunda herhangi bir anlaşmazlık örneği ile biten ikincisinin sonunda iki küçük skeç vardı.
- The end of which there were two little sketches of rhetoric and logic, the latter finishing with a specimen of a dispute in the Socratic method.
Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.
- Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.