vererek

listen to the pronunciation of vererek
Турецкий язык - Английский Язык
rendering
giving

Sally earns her living by giving piano lessons. - Sally, piyano dersleri vererek geçimini sağlıyor.

He responded by giving the OK gesture. - EVET işareti vererek yanıtladı.

hakkını vererek yapmak
sustain
ver
give

I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue. - Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.

I will give you this book. - Bu kitabı sana vereceğim.

alarm vererek
alarming
emek vererek
laboriously
fidye vererek kurtarmak
redeem
fidye vererek kurtarmak
(Ticaret) buy off
güven vererek
reassuring
konfor vererek
comforting
korku vererek
alarmingly
lezzet vererek
seasoning
sıkıntı vererek
gripping
sır vererek
confiding
tarih vererek
dating
ver
(Bilgisayar) export

Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback. - İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı..

The export of arms was not allowed. - Silah ihracatına izin verilmedi.

ver
(Bilgisayar) issue

I voted for the bond issue. - Tahvil ihracı lehinde oy verdim.

I give you five minutes to resolve this issue. - Sana bu problemi çözmen için beş dakika veriyorum.

ver
(Bilgisayar) export as
yön vererek
collimating
ver
{f} given

Allen was given a problem that was impossible to solve. - Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

ver
{f} rendering
ver
render

I cannot render a judgment on that. - Bu konuda bir karar veremiyorum.

ver
{f} giving

Television is a very important medium for giving information. - Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır.

The object flew away to the south, giving out flashes of light. - Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.

ver
gave

My uncle gave me a present. - Amcam bana bir hediye verdi.

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

ver
{f} grant

He'll be granted American citizenship. - Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.

The college granted him a scholarship. - Üniversite ona bir burs verdi.

ver
brought forth
ver
mete out
ver
favour with
ver
bestow

That's a real strongman, bestow upon him a goblet of wine! - Gerçek güçlü bir adam, ona bir kadeh şarap ver!

The college bestowed an honorary degree on him. - Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.

ver
bring forth
ver
granted

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

The college granted him a scholarship. - Üniversite ona bir burs verdi.

bayrakla işaret vererek durdurmak
flag down
ceza vererek
penally
ders vererek
lecturing
düşmana ödün vererek savaştan kaçınma
appeasement
huzursuzluk vererek
disquietly
ilan vererek aramak
advertize for
ilan vererek aramak
advertise for
isim vererek göstermek
designate with a term
kendini vererek
heartedly
kendini vererek
devotionally
keyif vererek
heartsomely
memnun etmek (taviz vererek)
placate
moral vererek
reassuredly
nefes vererek
exhalingly
nefes vererek
exhaling
taviz vererek
concessively
ver
seise
ver
favourwith
ver
reach

The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident. - İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.

She did not decide to be a singer until she reached the age of twenty. - O yirmi yaşına ulaşıncaya kadar bir şarkıcı olmaya karar vermedi.

ver
cede
ödün vererek anlaşmaya varma
compromise
Английский Язык - Английский Язык

Определение vererek в Английский Язык Английский Язык словарь

ver
Displays the MS-DOS version
ver
Vertical
ver
Voluntary export restraint agreement
ver
(Internal) VER Displays the DOS version number
ver
to see

I am very happy to see you. - I'm very glad to see you.

I am very happy to see you. - I am very glad to see you.

ver
Reports the version of the operating system Example VER
ver
edition, variation
ver
nIII: ability
ver
Acronym for "Voluntary Export Restraint "
ver
Veterans Employment Representative
ver
- version
ver
Params: string TICKET, int BUILD_SUPPORT, string CLIENT_VERSION
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение vererek в Турецкий язык Турецкий язык словарь

VER
(Osmanlı Dönemi) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver $ : Âlim. Suhan-ver $ : Edip, şâir
VER
(Osmanlı Dönemi) (-) f. "Sahib, mâlik; anlamlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Dâniş-ver Âlim. Suhan-ver Edip, şâir
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vererek в Английский Язык Турецкий язык словарь

ver
(Bilgisayar) sürüm

Eski sürümleri kontrol edin. - Check for old versions.

Bu kitabın hem sert hem de yumuşak kapak sürümleri mevcuttur. - The book is available in both hard and soft-cover versions.

vererek
Избранное