Meyve satıcısı Bak ama dokunma diyor.
- Look but don't touch, says the fruit vendor.
Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.
- I bought that from a street vendor.
Tom satış makinesinden bir fincan kahve aldı.
- Tom bought a cup of coffee from a vending machine.
Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomatik satış makinaları gördü.
- Tom saw vending machines everywhere when he visited Japan.
Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.
- I bought that from a street vendor.