He's really cute, and so I like working with him.
- O gerçekten şirin ve bu yüzden onunla çalışmayı seviyorum
We were held up for half an hour in the traffic and so we arrived late.
- Biz trafikte yarım saat kadar durdurulduk ve bu yüzden geç vardık.
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
- Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
You must buy milk, eggs, butter, and so on.
- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
He asked me my age, my name, my address, and so forth.
- O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.
The costumes were red, pink, blue, and so forth.
- Kostümler kırmızı, pembe, mavi ve benzeriydi.