I can't get out of this notion that she may have known all along.
Is there any way I can get out of Saturdays?.
I've given up eating meat.
- Et yemekten vazgeçtim.
Since the accident, Tom has given up hope of becoming a professional dancer.
- Tom, kazadan beri profesyonel bir dansçı olma umudundan vazgeçti.
I gave up smoking for health.
- Ben sağlık için sigara içmekten vazgeçtim.
I gave up the idea of seeing the sights of the city because of the bad weather.
- Kötü havadan dolayı şehrin görülmeye değer yerlerini görme fikrinden vazgeçtim.
It seems unlikely that any society could completely dispense with myths.
- Herhangi bir toplumun efsanelerinden tamamen vazgeçebilmesi olası görünmüyor.
We cannot dispense with the rainforests.
- Biz yağmur ormanlarından vazgeçemeyiz.
The king was forced to abdicate.
- Kral tahttan vazgeçmeye zorlandı.
The Japanese people have renounced war.
- Japon halkı savaştan vazgeçti.
He renounced the ownership of the land.
- Arazinin mülkiyetinden vazgeçti.
He is too proud to give up.
- O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.
Never give up till the very end.
- Tam sonuna kadar vazgeçme.
Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
- Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.