Norway is my new homeland.
- Norveç benim yeni vatanımdır.
We'll fight to the end to protect our homeland.
- Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.
She was a British national.
- O bir İngiliz vatandaşıydı.
I have the French nationality, but I'm from Vietnam.
- Fransız vatandaşlığım var ama Vietnamlıyım.
Georgia is his native country.
- Gürcistan onun ana vatanı.
At first, Meg was homesick.
- İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
Tom was a little homesick.
- Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
All traitors of the fatherland will be punished.
- Vatanın bütün hainleri cezalandırılacak.
It is sweet and honorable to die for the fatherland.
- Vatan için ölmek tatlı ve onurludur.
Great artists have no country.
- Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.
- Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
Ivan Mazepa wasn't a traitor.
- Ivan Mazepa vatan haini değildi.
Tom practically accused me of being a traitor.
- Tom neredeyse beni bir vatan haini olmakla suçladı.
This is treason, my friends!
- Bu vatan hainliği, arkadaşlarım!
It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.
- Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
Thirst is more serious than homesickness.
- Susuzluk vatan hasretinden daha ciddidir.
She cried out of homesickness.
- O, vatan hasretinden çığlık attı.
This song makes me homesick.
- Bu şarkı beni vatan hasreti çeken yapıyor.