varsayalım

listen to the pronunciation of varsayalım
Турецкий язык - Английский Язык
supposing
present participle of suppose
conj. if, assuming that
varsay
suppose

Suppose your father saw us together, what would he say? - Varsay ki baban bizi birlikte gördü ne dersin?

Suppose there was a worldwide oil shortage in ten years' time. What would happen to the industrialised countries? - On yıl sonra dünya çapında bir petrol sıkıntısı olduğunu varsayalım. Sanayileşmiş ülkelere ne olurdu?

varsay
{f} pretended
varsay
presuppose
varsay
pretend
varsay
{f} supposed

This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice. - Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.

varsay
assume

We assume that he is honest. - Biz onun dürüst olduğunu varsayıyoruz.

I assume you are willing to take the risk. - Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.

varsayalım
Избранное