varlıkları

listen to the pronunciation of varlıkları
Турецкий язык - Английский Язык

Определение varlıkları в Турецкий язык Английский Язык словарь

varlık
{i} entity
varlık
{i} wealth

He is wealthy in appearance but not in reality. - O görünüşte varlıklı fakat gerçekte değildir.

He looks wealthy, but actually he's not. - O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.

varlık
living creature
varlık
asset

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

Our employees are our most valuable assets. - Çalışanlarımız bizim en değerli varlıklarımızdır.

varlık
{i} creature

Why are women such bothersome creatures? - Kadınlar niçin böyle can sıkıcı varlıklardır.

Most creatures in the sea are affected by pollution. - Denizdeki varlıkların çoğu kirlilikten etkilendi.

varlık
{i} existence

She lives on another plane of existence. - O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.

varlık
{i} property
varlık
{i} presence

Senin varlığın benim yaşama sevincim - Your presence in my life is a source of joy.

He wrote the article Exobiological Presence in Alpha Centauri. - O Alfa Centauri'deki egzobiyolojik varlık makalesini yazdı.

varlık
{i} possession

Sami left all of his possessions behind. - Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.

varlık
existence, presence, being " mevcudiyet; living creature, being; life" " yaşam, hayat; entity; wealth, riches, affluence, opulence; assets
varlık
circumstances
varlık
{i} critter
varlık
{i} circumstance
varlık
riches
varlık
life

Layla's life as a wealthy lady was a mirage. - Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.

varlık
(Ticaret) resource
varlık
affluence
varlık
pelf
varlık
opulence
varlık
real property
varlık
being

Let's respect the animals, because they are sentient beings. - Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.

Humans are conscious beings. - İnsanlar bilinçli varlıklardır.

varlık
subsistence
varlık
{i} means
varlık
the entity
varlık
the being
Varlık
entry
askeri ve sivil savunma varlıkları (Birleşmiş Milletler (UN))
(Askeri) military and civil defense assets (UN)
emeklilik varlıkları
(Sigorta,Ticaret) pension assets
kültür ve tabiat varlıkları kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in cultural goods, including antiques and works of art
mal varlıkları
(Hukuk) assets
taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları
(Hukuk) movable and immovable cultural and natural properties
varlık
stock
varlık
presence, being present
varlık
existence, being
varlık
possessions

Sami left all of his possessions behind. - Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.

varlık
estate
varlık
wealth, riches
varlık
living creature; inanimate, created thing
varlık
havings
varlık
mammon
varlık
criter
varlık
essence
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение varlıkları в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kültür varlıkları
Bir bölgede bulunan maddî kültür ürünleri veya eserleri
varlık
Para, mal, mülk, zenginlik: "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar."- Anayasa. Önemli, yararlı, değerli şey. İyi yaşayacak kadar geliri yolunda olma durumu, variyet. Ömür, hayat: "Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben."- A. K. Tecer
varlık
Para, mal, mülk, zenginlik
varlık
Var olma durumu, mevcudiyet
varlık
Var olma durumu, mevcudiyet: "Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır."- O. V. Kanık
varlık
Oluş ve yok oluşun karşıtı olarak, kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey
varlık
İyi yaşayacak kadar geliri yolunda olma durumu, variyet
varlık
Var olan her şey
varlık
Oluş ve yok oluşun karşıtı olarak kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey
varlık
Önemli, yararlı, değerli şey
varlık
Ömür, hayat
varlık
(Osmanlı Dönemi) mevcudiyet
varlıkları
Избранное