vardır

listen to the pronunciation of vardır
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) exists

Eternity exists. It exists here... - Sonsuzluk vardır. Burada var...

Compulsory military service exists in Turkey. - Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.

(Bilgisayar) there exists
var
{s} available

We have little money available for the research. - Araştırma için mevcut az paramız var.

Is there any help available? - İşe yarar bir yardım var mı?

var
(çoğul) there are
var
there

In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is. - Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var.

There is a church at the back of my house. - Evimin arkasında bir kilise var.

var
(tekil) there is
var
there is/are
var
belongings

Tom lost all his belongings. - Tom tüm varlıklarını kaybetti.

var
time to

I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother. - Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.

Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun. - Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

var
possessions

Sami left all of his possessions behind. - Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.

var
(Bilgisayar) exists

I do not believe that God exists. - Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.

Tom believes that life exists on other planets. - Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.

var
existent

Thinking about the universe always gives me an existential crisis. - Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.

Tom is having an existential crisis. - Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.

yerin kulağı vardır
walls have ears
var
there are

There are few sites in the Tatar language on the Internet. - İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.

There are 340 species of hummingbirds. - Sinekkuşlarının 340 türü vardır.

var
there is

There is an apple on the table. - Masanın üzerinde bir elma var.

There is a book on the table. - Masanın üzerinde bir kitap var.

var
get in

Get in touch with me as soon as you arrive here. - Buraya varır varmaz benimle temasa geç.

Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog! - İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!

Her felakette bir hayır vardır
(Atasözü) Every cloud has a silver lining
Her inişin bir çıkışı her çıkışın bir inişi vardır
(Atasözü) Every declivity has an acclivity and every acclivity has a declivity
Her işte bir hayır vardır
(Argo) Every cloud has a silver lining
Herşeyde bir hayır vardır
(Atasözü) Every cloud has a silver lining
var
in there

There's somebody in there. - Orada içeride biri var.

I have a right to be in there. - Orada olmaya hakkım var.

var
theres
var
is there

Excuse me, is there a toilet nearby? - Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?

Is there anything to drink in the refrigerator? - Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?

her güzelin bir kusuru/huyu vardır
(Atasözü) Even the most attractive people and things have their drawbacks
her işte bir hayır vardır
(Atasözü) Everything we experience in life has its positive side
her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
(Atasözü) Everybody cherishes his own way of doing things
her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır
(Atasözü) All problems eventually get worked out
kahvaltı saat 8 ile 10 arası vardır
Breakfast is served from 8 till 10 a.m
nikâhta keramet vardır
(Atasözü) Don't worry about being mismatched; get married and you'll see that everything will work out fine
oda servisi saat başı vardır
Room service is available round the clock
tebdili mekânda ferahlık var/vardır
(Atasözü) It's good to have a change of scene from time to time
ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti
(Atasözü) There are usually sound reasons why a piece of merchandise is priced as it is
var
existing, in existence
var
used to indicate a willingness to participate in something: Ben varım. Count me in!/I'm willing to do it./I'm with you
var
one's all, everything one has: Bütün varını bu işe harcadı. He put his heart and soul into this job
var
present, in attendance; at hand, available
var
existent, available, present; there is/are; (saatlerde) to; possessions, belongings
var
to
Английский Язык - Английский Язык

Определение vardır в Английский Язык Английский Язык словарь

VAR
Alternative spelling of VaR.; Value at Risk
VAR
Value-added reseller. A business that re-sells goods, especially with some additional service, such as selection assistance, installation, or support
VaR
Value at Risk
var
variance
VAR
company that improves an existing product and resells it under its own brand name
Var
sojer
Var
til tree
Var
dictagraph
Var
cymograph
Var
algonkian
Var
sodger
Var
alcade
Var
caracul
Var
chico
Var
soger
var
A business that repackages and improves hardware manufactured by an Original Equipment Manufacturer (OEM) A VAR typically improves the original equipment by adding superior documentation, packaging, system integration, and exterior finish
var
Variable
var
– Value Added Reseller: Reseller who targets specific industries, business segments, or markets to sell product, consult and provide on­going support Revenues tend to be generated from value added services i e Training, custom software, special hardware, etc
var
Value Added Reseller
var
/veir/ or /var/ n Short for `variable' Compare {arg}, {param}
var
Computer reseller who puts together particular customer solutions
var
Value Added Reseller A company that resells another vendor’s product together with software, applications or consulting services of its own, thus adding value The original product’s name is usually still used
var
nIII: courage; brave, courageous
var
a unit of electrical power in an AC circuit equal to the power dissipated when 1 volt produces a current of 1 ampere
var
char Variability flag B_Vreal B - V U_Breal U - B Uncertchar Uncertainty flag [(] EmRedreal Emission redshift RedUnchar Uncertainty flag [)] Absorpchar Absorption flag EmLinechar Emission line WaveLint Wavelength AbsRedreal Absorption redshift IDrefint Identification reference EmRefint Emission redshift reference VarRefint Variability reference RadRefint Radio reference AbsRefint Absorption reference Noteschar Notes Go back to main index webmaster@ucolick org A Service of the Computing Support Group UCO/Lick Observatory University of California Santa Cruz, CA 95064 Tel: +1 408 459 2630 Fax: +1 408 454 9863
var
Acronym for Value Added Reseller A VAR is a business that adds its own "value," or application, to an existing product, and resells the resulting enhanced product as a package
var
VA regulation
var
Value Added Re-seller
var
variant
var
Company that writes application software that is packaged and sold with underlying systems software (often including a DBMS) and hardware
var
an abbreviation for variety It applies to a variation of the species
var
The SI unit of reactive power The reactive power at the port of entry of a single-phase two-wire circuit when the product of (a) the rms (root mean square) value in amperes of the sinusoidal current, (b) the rms value in volts of the voltage, and (c) the sine of the angular phase difference by which the voltage leads the current is equal to 1
var
value-added reseller; a business that repackages and improves hardware manufactured by an original equipment manufacturer
var
See: Value-at-risk model
var
a company that integrates the hardware and software of several vendors with its own software, then resells the entire package
var
Value-Added Reseller A business that repackages and improves hardware manufactured by an original equipment manufacturer
var
Variable This Virtual character formatting element indicates text that represents a variable name
var
Value-Added Reseller
var
[in] Contains the name of the item in the collection
var
Volt Amps Reactive
var
abbreviation for volt ampere reactive Unit of ac reactive power
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение vardır в Турецкий язык Турецкий язык словарь

VÂR
(Osmanlı Dönemi) (-) f. (Teşbih edatıdır) Gibi, ...li, kerre, def'a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi. Ümid-vâr: Ümidli
VÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Teşbih edatıdır) Gibi, ...li, kerre, def'a, sâhib, mâlik, lâyıklık (yerinde kullanılarak birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Melek-vâr : Melek gibi. Ümid-vâr: Ümidli
var
Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kurar: "Rahatsız etmek istemem, hem de işim var."- H. E. Adıvar
var
Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
var
Elde bulunan şey
var
Elde bulunan her şey: "Elimizden alınan şeyler bütün varımız ve bütün varlığımızdır."- R. E. Ünaydın
var
Sahiplik bildiren olumlu isim cümleleri kurar
var
Elde bulunan her şey
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vardır в Английский Язык Турецкий язык словарь

var
değişken

C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır. - Variable names in C are case sensitive.

Fiyatlar değişken, o yüzden dükkân dükkân dolaşın. - The prices are variable, so shop around.

var
variant variation
vardır
Избранное