We have little money available for the research.
- Araştırma için mevcut az paramız var.
Is there a room available for tonight?
- Bu gece için mevcut bir oda var mı?
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
- İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
Tom lost all his belongings.
- Tom tüm varlıklarını kaybetti.
He needed more time to complete the task.
- Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
Sami left all of his possessions behind.
- Sami bütün varlıklarını geride bıraktı.
I do not believe that God exists.
- Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.
God exists, but he forgot the password.
- Tanrı var ama şifreyi unutmuş.
Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
- Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
Tom is having an existential crisis.
- Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
There are few bookstores in this area.
- Bu bölgede çok az kitapçı var.
There is a book on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap var.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
Get in touch with me as soon as you arrive here.
- Buraya varır varmaz benimle temasa geç.
Get inside and lock your doors! Close your windows! There is something in the fog!
- İçeri gir ve kapılarını kilitle! Pencerelerini kapat! Sisin içinde bir şey var!
I have a right to be in there.
- Orada olmaya hakkım var.
There's someone in there.
- Orada içeride biri var.
Is there anything to drink in the refrigerator?
- Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
h bir kukla değişkendir.
- h is a dummy variable.
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
- Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.