Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
- They fled through a secret passageway.
Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
- Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
Sincap güç kablosunu baştan sona çiğnedi.
- The squirrel chewed through the power cable.
Sadece bunu baştan sona konuşalım.
- Let's just talk this through.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Sonuna kadar görevi taşımalısın.
- You must carry the task through to the end.
Tom içeriye arka kapıdan geldi.
- Tom came in through the back door.
Hırsız kırık bir pencereden içeriye girdi.
- The burglar got in through a broken window.
O, gece süresince çalıştı.
- He worked through the night.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.
- Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II.
Bütün gece boyunca ağladı.
- She cried throughout the night.
After being implicated in the scandal, he was through as an executive in financial services.