Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.
Onun hayal edebileceğinden daha değerli bir yüzüğü var.
- She has a ring worth more than she can imagine.
O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
- It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
Bir resim, bin sözcük değerindedir.
- An image is worth a thousand words.
Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
- We will elect whoever we believe is worthy.
Aota güveninize layık değildi.
- Aota was not worthy of your trust.