No sinner is ever saved after the first twenty minutes of a sermon.
- Hiçbir günahkar bir vaazın ilk yirmi dakikasından sonra hiç kurtarılmaz.
The preacher gave a beautiful sermon.
- Vaiz güzel bir vaaz verdi.
The preacher gave a beautiful sermon.
- Vaiz güzel bir vaaz verdi.
He preached to us about the importance of good health.
- O bize iyi sağlığın önemi hakkında vaaz verdi.
To preach is easier than to practice.
- Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
- Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.