uzun zaman

listen to the pronunciation of uzun zaman
Турецкий язык - Английский Язык
long

I have seen that film long ago. - Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.

A long time ago, there was a bridge here. - Uzun zaman önce, burada bir köprü vardı.

long time

They haven't heard from him in a long time. - Ondan uzun zaman haber alamadılar.

Tom hasn't written a letter in a long time. - Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.

ages

I haven't had a boyfriend in ages. - Uzun zamandır bir erkek arkadaşım yok.

I haven't heard that joke in ages. - Uzun zamandır o espriyi duymadım.

yonks
uzun zaman önce
(Bilgisayar) long time ago
uzun zaman içinde gerçekleşen
to take place over a period of timeto develop graduallygradual developmentslow progress/to progress slowly
uzun zaman önce
long before

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

It was not long before she came. - O gelmeden uzun zaman önce değildi.

uzun zaman önce
a long while ago
uzun zaman önce
long ago

He should have done that long ago. - Onu uzun zaman önce yapmalıydı.

I have seen that film long ago. - Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.

uzun zaman önce
a long time ago
sonsuz uzun zaman süreci
coon's age
çok uzun zaman
eon
çok uzun zaman
aeon
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) MELİYY
uzun zaman
Избранное