He refused to ask for advice from experts.
- Uzmanlardan tavsiye istemeyi reddetti.
She is an expert typist.
- O bir uzman daktilocu.
We regard Dr. Brown as the best heart specialist in the United States.
- Biz Dr. Brown'ı Amerika Birleşik Devletleri'nde en iyi kalp uzmanı olarak görüyoruz.
A leading specialist was brought in to authenticate the painting.
- Önde gelen bir uzman resmi tasdik etmek için içeriye getirildi.
Tom is an authority on jazz.
- Tom, cazda bir uzmandır.
Tom is an authority in his field.
- Tom, alanında bir uzmandır.
Professional translators quite often specialize in just one field, for example law or medicine.
- Profesyonel çevirmenler çoğunlukla sadece tek bir alanda uzmanlaşırlar, örneğin hukuk ve tıp.
You need a professional to translate this.
- Bunu çevirmek için bir uzmana ihtiyacın var.
For someone who's supposed to be an expert, you don't seem to know much.
- Uzman olması gereken biri için çok şey biliyor gibi görünmüyorsun.
Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
- Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
Tom certainly is a poor judge of character.
- Tom kesinlikle kötü bir karakter uzmanı.
The judges haven't yet picked the best book.
- Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
The weatherman says that it'll rain in the afternoon.
- Meteoroloji uzmanı öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.
The weatherman says a storm is coming.
- Meteoroloji uzmanı bir fırtınanın geldiğini söylüyor.
She called the psychiatrist.
- O, akıl hastalıkları uzmanını çağırdı.
Tom is a nutritionist.
- Tom bir beslenme uzmanıdır.
Eugene is a genealogist.
- Eugene bir soy izleme uzmanıdır.
Which foreign language are you most proficient in?
- En çok hangi yabancı dilde uzmanlaşmış bulunuyorsunuz?
Tom is a proficient marksman.
- Tom uzman bir keskin nişancıdır.