uzama

listen to the pronunciation of uzama
Турецкий язык - Английский Язык
elongation
prolongation
extension, elongation
(kas) protraction
lengthening
stretching
extension
expansivity
(Nükleer Bilimler) elongiation
outreach
uzamak
stretch
uzama esnekliği
elasticity of elongation
uzama kabiliyeti
extensibility
uzama sertleşmesi
strain hardening
uzama yaşlanması
strain ageing
uzama ölçeri
strain gauge
uzama ölçümü
strain measurement
birim uzama
(İnşaat) strain
uzamak
be prolonged
uzamak
prolonged
uzamak
get longer
uzamak
elongating
uzamak
lingering
uzamak
drag on
uzamak
to be prolonged
uzamak
overrun
uzamak
run out
uzamak
durer
uzamak
get taller
uzamak
drag
uzamak
wear on
uzamak
wax
uza
drag on
uza
get longer
uza
draw out
uzamak
lengthen
uzamak
{f} linger
uzamak
extend
saç uzama
hair extension
artık uzama
residual elongation
birim uzama
unit elongation
esnek uzama
elastic strain
toplam uzama
total elongation
uza
scat
uza
reach

He reached out for the book. - O, kitabı almak için uzandı.

He reached across the table and shook my hand. - Masanın üzerinden uzandı ve elimi sıktı.

uzamak
(sokak) sweep
uzamak
draw out
uzamak
grow longer
uzamak
to get longer
uzamak
elongate
uzamak
scat
uzamak
hold over
uzamak
to go on lingeringly, drag on
uzamak
augment
uzamak
to get longer, to lengthen; to get taller; to extend, to stretch; to drag on; to be prolonged; (günler) to draw out
uzamak
continue
uzamak
to extend, continue, stretch
uzamak
pull out
uzamak
spindle
Турецкий язык - Турецкий язык
Uzamak durumu: "Seyahatin uzaması ihtimali de çoktur."- R. H. Karay
Uzamak durumu
(Osmanlı Dönemi) TEBAÜD
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) SENEM
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) TUL
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) VELH
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) TEMK
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) SÜMUK
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) TEBARÜK
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) IHRIVVAT
Uzamak
(Osmanlı Dönemi) TEMEDDÜD
uzamak
Uzun duruma gelmek, boyu büyümek
uzamak
Çok zaman tutmak, uzun sürmek
uzamak
Uzun duruma gelmek, boyu büyümek: "Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı."- A. Haşim. Çok zaman tutmak, uzun sürmek: "Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet değil!"- S. F. Abasıyanık
uzama
Избранное