Mary had been waiting till her child fell asleep.
- Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
I had to wait until Tom was asleep.
- Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.
- Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.
I saw a sleeping dog.
- Uyuyan bir köpek gördüm.
At the end of the sleep the dormant awakes.
- Uykunun sonunda uyuyan uyanır.
Mount Kilimanjaro is a dormant volcano located in Tanzania.
- Kilimanjaro, Tanzanya'da bulunan ve uyuyan bir yanardağdır.
I only slept for three hours.
- Ben sadece üç saat uyudum.
They slept a little in the room.
- Onlar, odada biraz uyudular.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
Robin looks very cute when he's sleeping.
- Robin uyurken çok sevimli görünüyor.
My mother has a kip every afternoon.
- Annem her öğleden sonra uyur.
I want to have a kip.
- Ben uyumak istiyorum.
This room is not suitable for sleeping.
- Bu oda uyumak için uygun değil.
He's sleeping like a baby.
- Bir bebek gibi uyuyor.
It was too muggy for me to get to sleep last night.
- Dün gece hava uyuyamayacağım kadar çok nemliydi.
Tom couldn't get to sleep till after three last night.
- Tom dün gece üçten sonrasına kadar uyuyamadı.