uyurken

listen to the pronunciation of uyurken
Турецкий язык - Английский Язык
sleeping

Robin looks very cute when he's sleeping. - Robin uyurken çok sevimli görünüyor.

Tom was apparently murdered while he was sleeping. - Görünüşe göre, Tom uyurken öldürüldü.

in one's sleep
asleep

A burglar broke in while he was asleep. - O uyurken içeri bir hırsız girdi.

We found the boy sound asleep. - Biz çocuğu mışıl mışıl uyurken bulduk.

uyurken belsuyunun boşalması
(Tıp) nocturnal emission
uyurken altını ıslatan
bedwetter
uyurken gezmek
sleepwalk
uyu
{f} slept

I can't take it anymore! I haven't slept for three days! - Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!

They slept a little in the room. - Onlar, odada biraz uyudular.

uyu
{f} sleep

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

Robin looks very cute when he's sleeping. - Robin uyurken çok sevimli görünüyor.

uyu
kip

I usually have a kip on Sundays. - Pazar günleri genellikle uyurum.

My mother has a kip every afternoon. - Annem her öğleden sonra uyur.

uyu
{f} sleeping

He's sleeping like a baby. - Bir bebek gibi uyuyor.

You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death. - Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.

uyu
get to sleep

It was too muggy for me to get to sleep last night. - Dün gece hava uyuyamayacağım kadar çok nemliydi.

Tom couldn't get to sleep till after three last night. - Tom dün gece üçten sonrasına kadar uyuyamadı.

uyu
lazy
uyurken
Избранное