In civilized Europe, bulls are still tortured and killed for fun.
- Uygar Avrupa'da, boğalar eğlence için hala işkence edilip öldürülüyorlar.
The missionaries civilized the natives.
- Misyonerler yerlileri uygarlaştırdı.
Civilization is the limitless multiplication of unnecessary necessities.
- Uygarlık gereksiz ihtiyaçların sınırsız çarpmasıdır.
We must try to preserve the remains of ancient civilizations.
- Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.
We discovered relics of an ancient civilisation.
- Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
They took away the remains of a civilization lost in history.
- Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.